Bodrum Bodrum...
Her bir köşesi ayrı bir mucize. Her bir köşesinde tarih saklı. Bu satırlara '' Yıllardır '' yazabilecek kadar uzun zamandır Bodrum'u göklerden izliyoruz ve her bir seferinde tarifsiz büyüleniyor, tarifsiz keyif alıyoruz.
İşte Evim Bodrumda ailesinin gözünden Bodrum ve ona dair dipnotlar;
Turgutreis D-Marin
Bodrum'a ilk ayak bastığımız gecenin sabahında kendimizi bulduğumuz; Bodrum'u buradan tanımaya başladığımız keyifli mekan... Günün her saati gölge alanları, etrafını sarmalamış begonvil ağaçları, yeşillikleri ve dükkan kalitesiyle kesinlikle bir kahve içmeye değer !
Üstelik yaz sezonunda birbirinden değerli sanatçıların konserine katılıp müzik şölenine dahil olabilirsiniz.
Adabükü Flamingo Cenneti
Bodrum'a girmeden hemen önce; Milas Uluslararası Havalimanı'nı geçtikten hemen sonra sağınızda sulak bir iç deniz göreceksiniz. İlk gördüğünüzde bir iç göle benzeyen bu sulak bölge; Flamingoların Avrupa ile Afrika arasındaki göç rotalarında bir '' Kervansaray '' görevini görür.
Derin olmayan yapısı sebebiyle hem doğal bir yuva hem de zengin bir beslenme alanıdır. Göç sırasında Flamingolardan bazılarının burada kalıcı yaşama geçmesi sebebi ile bölge fotoğraf sanatçılarının uğrak mekanı olarak öne çıkmaktadır.
Lafı fazla uzatmadan gelin birlikte uçuşa geçelim,
Tabiki Flamingolar ile birlikte !
Bodrum'un Tarih Kokan Sırtları
Madnasa Antik Kenti – Bodrum'un Unutulmuş Zirvesi
Tarihi Karakaya Köyü - Yüzyıllardır Saklanan Köy !
⠀
Tarih, bazen gözümüzün önünde ama sessizce durur…
Bodrum Türkbükü’nün tepesine çıktığınızda sizi rüzgarın uğultusu ve binlerce yıllık taş duvarlar karşılar. İşte burası: Madnasa – Lelegler’in iz bıraktığı kayıp şehir.
M.Ö. 4. yüzyıla uzanan geçmişiyle Madnasa, taş işçiliği, kaya mezarları ve manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor.
Terk edilmesinin ardından doğa tarafından yavaşça geri alınmış bu kent, bugün hâlâ sessizce kendi hikâyesini fısıldıyor.
Eğer yolunuz Türkbükü’ne düşerse, yukarıya bir yürüyüş yapın. Sadece manzara için değil, zamanın izini sürmek için de…
Bodrum’un kalabalığından birkaç adım uzaklaştığınızda, sessizliğin sesini duymaya başlarsınız.
Ve bir tepenin yamacında karşınıza çıkar: Karakaya Köyü
1800’lü yıllarda inşa edilen taş evleriyle Leleg halkının izlerini taşıyan bu köy, korsan saldırılarına karşı yükseklerde kurulmuş.
Bugün hâlâ dimdik ayakta…
Burada hayat durmuş değil, sadece yavaşlamış.
Gün batımında taş evlerin arasında yürümek, geçmişle bugünü aynı karede izlemek gibi…
Fotoğrafçılar için ilham, gezginler için saklı bir hazine.
Ant Heaven
Uyuyan bir yanardağın kıyısında yüzmek ister misiniz ? Hem de eşsiz Venedik mimarisinin esintileri ile. O halde Aspat Koyu'nda bulunan Ant Heaven ziyaret rotanızın başında gelmeli. İçerisinde bulunan marka restoranları, birbirinden konsept kafeleri ve eşsiz plajı ile sabahtan akşama kadar keyifle vakit geçirebileceğiniz bir konsept.
Ant Heaven'ı farklı kılan bir diğer özelliği ise Venedik'in mimari yapısını örnek alarak yapılmış olması. Ant Heaven'da gezerken kendinizi İtalya'nın bir köşesinde hissedeceksiniz !